all up

  1. (a) (gazete) baskıya hazır, (b)
    k.d. işi bitik.
    It's all up with George, they've caught him:
    George'un işi bitik, enselendi.
her şey bitti
Avrupa memleketleri arasında gönderilen mektupların tümünün uçak postasıyla gitmesi
sonu/hezimeti yakın, işi bitmiş, ümit kalmamış.
He realized it was all up with him when the search
party began to close in.
It's all up with us: Hapı yuttuk! yandık! mahvolduk!
(a) bitkin/yorgun bir halde, yorgun argın, (b) hepsi hazır, (paket vb.) hepsi sarılmış/yapılmış.
bütün hileleri bilmek Verb
bütün zamanını almak Verb
bütün iddalarından vazgeçmek Verb
bütün talep haklarından vazgeçmek Verb
bütün ümidini yitirmek Verb
bütün malını mülkünü elden çıkarmak Verb
müflisten vâki olacak bütün taleplerden vazgeçmek Verb
müflisten vaki olacak bütün taleplerden vazgeçmek Verb
bütün kârları silmek ip süpüren zarar
cesaretini ele almak Verb
bütün gücünü toplamak Verb
gücünü kuvvetini toparlamak Verb
evlerini her türlü konforu haiz yaptılar Noun
erzağını tüketmek Verb
bütün erzakını tüketmek Verb
bütün depoyu tüketmek Verb